Yogayla ilgilenen birine sorulan ilk sorulardan biri “ne tarz yoga” yaptığı. Çok haksız bir soru değil çünkü günümüzde kafa karışıklığı yaratacak kadar çok farklı tipte yoga yapılıyor. Hatha, Vinyasa, Yin, Bikhram… Oysa ki hepsinin temeli aynı: Ashtanga yani Klasik Yoga. Duyduğumuz tüm diğer yoga çeşitleri klasik yogadan türüyor; hatta bazıları çokça farklılaşıyor ve belki yoga olmaktan da çıkıyor.
Raja Yoga ya da Kral Yogası olarak da bilinen Klasik (Asthanga) Yoga, yogayla ilgili ilk yazılı kaynak olarak bilinen Yoga Sutralar’ı M.Ö. 200lü yıllarda kaleme alan Maharishi Patanjali’nin ortaya koyduğu yogadır. 8 basamaktan oluşur. Patanjali ikinci sutrada (özdeyişinde) “Yogas chitta vritti nirodha” der; yani “Yoga zihin dalgalarının kontrol altına alınmasıdır” ve bu yüzden de Klasik Yoga tüm basamaklarıyla bu amaç için vardır. İlk 5 basamak zihni dolaylı yoldan kontrol etmeye yarar; son 3 basamak ise zihni doğrudan kontrol edecek pratiklerden oluşur. Sadece fiziksel duruşlar (asanalar) değil, sosyal ve bireysel disiplin kuralları, yaşam gücünün kontrol altına alınması anlamına gelen pranayama çalışmaları da Klasik Yoganın parçasıdır.
Klasik Yoga şemsiyesi altında yer alan bir okul olan Hatha Yoga ise günümüzde kendimizi meditasyona fiziksel olarak hazırlamak anlamında, yoga asanalarına odaklı seansları ifade etmek için kullanılıyor. Hatta, asanalar arası akışkan geçişlerden çok her bir asanada uzun duruşların olduğu seanslar Hatha Yoga olarak tanımlanıyor.
Klasik Yogadan türetilmiş tekrar eden akışlara (vinyasa) dayanan Ashtanga Vinyasa, çoğu zaman Vinyasa’sı eksik bir şekilde sadece Ashtanga Yoga olarak anılıyor. Bu yoga ekolü, M.Ö. 200lü yıllarda Mahariji Patanjali’nin kurucusu olduğu Ashtanga (Klasik) Yogadan türetilerek Pattabi Jois tarafından 20. yy’da (1975 yılında) geliştirilmiş bir akış yogasıdır. Patanjali tarafından geliştirilen Surya Namaskar serisinden esinlenerek geliştirilmiş 3 seriden oluşur ve bu ekolü takip edenler sadece bu serileri tekrar ederler.
Seansları bağ dokuları esnetmeye odaklanan asanalardan oluşan Yin Yoga, yine Hatha Yoga altındaki pratiklerden biridir. Esasında Hatha Yoganın Yin Yoga ve Yang Yoga’dan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz (Hatha Yogaya Yin & Yang Yoga dendiği de olur). Yin Yoga’da her bir pozda 3 ila 5 dakika arasında kalınır (ileri seviyelerde 20 dakikaya çıktığı da olur); poza yumuşak bir sınırdan girilir ve ağrı sınırında pozda kalınır. Amaç fasya dokusunun kendiliğinden yavaş yavaş açılmasını sağlamaktır. Pozlar esnasında başarmaktan, dışarıdan nasıl görünüldüğüne odaklanmaktan ziyade “bırakma” hali tema olur; kendine şefkat üzerinde çalışılır. Bu haliyle Yin Yogada meditatif etkiler görmek mümkündür. Özellikle iş hayatı, spor hayatı, ya da herhangi bir yerden bir yere giderken bile yaşanan koşturma ve stres halini dengelemek için yin pozlar pek çok kişiye iyi gelmektedir.
Bunların dışında, Hindistan iklimini çoğaltmayı amaçlayan ısıtılmış bir odada uygulanan ve 26 pozisyondan oluşan sabit bir dizi asananın tekrar edildiği Hot ya da Bikhram Yoga ve artık klasik yoga altında tanımlayamayacağımız Aerial ya da Hamak Yogası gibi sistemler de bulunuyor. Nefes farkındalığına eriştiğimiz ve düzenli pratiklerle istikrar yakaladığımız sürece ne tarz yoga ile ilgilendiğimizin bir önemi yok çünkü yoga aslında hayatın içinde ve sadece fiziksel duruşlardan ibaret değil. Seçtiğimiz tarz ne olursa olsun, hayatımıza olumlu etkisi olacağı kesin.
Peki siz hangi yoga tarzına daha yakın hissediyorsunuz? Farklı yoga deneyimleri olanların düşüncelerini de çok merak ediyorum. Hadi yorumlarda buluşalım 🏃🏻♀️
Comments